Monday, July 14, 2008

Hilmi Ozkok Pasa Ne Diyor

Hilmi Ozkok Pasa'nin soylediklerinden kafasi karisanlar icin kisa bir ozet. Hilmi Pasa gazetecilere konusurken aslinda Eruygur ve Hursit Pasa'lara sunlari soyluyor.

Siz TSK'dayken birseyler karistiriyordunuz. TSK yipranmasin diye o zaman ustunuze gitmedik. Belli ki emekli oluncada el altindan islere devam ettiniz simdide yakalandiniz. Size tavsiyem fisleme ve darbe tesebbusu sucunu kabul edin, Pasa Pasa cezanizi cekin. BENI'DE BU ISE BULASTIRMAYIN. Yok eger biz darbe tesebbusunde falan bulunmadik, bunlar iftiradir falan derseniz, mahkemede beni cagirirsa o zaman daha da kotu batarsiniz bilmis olun.

Tuesday, March 25, 2008

Oktay Eksi, Taha Akyol tartismasi

Taha Akyol ve Oktay Ekşi arasında geçen Hristiyanlık-Hristiyan Demokrat, İslam-Müslüman demokrat ilişkisi uzerindeki tartışmaları acaba Sosyalizm-Sosyal Demokrat kavramlarınada teşmil edilebilir mi sorusunu akla getirdi. Özellikle de sosyalist ideologların cunta ilişkilerinin tartışıldığı günümüzde. Oktay Ekşi’nın “Problemin Özu” yazısında kullanılan mantık silsilesi acaba sosyalizm, sosyal demokrasi ve çok partililiğe uygulanabilir mi sorusundan yola çıkarak alternetif bir metin oluşturdum. Bu metin, sadece 4 kelime veya kavramın yer değiştirmesiyle oluşdu. “Laiklik” kelimesi “Demokrasi” veya “çok partili demokrası” ile , “İslam” veya “Kilise” kelimesi “Sosyalizm” ile, “Şeriat”, “türban” kelimeleri “Baascılık, cuntacılık veya komünist devrim” ile, “İnanc” kelimesi “düsünce” ile yer değiştirdi. Metin aşağıda, karar sizin.


Orjinal yazı 11 Mart 2008'de Hürriyet gazetesinde yayınlanmıstır, bütün haklari Hürriyet gazetesine aittir. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=8423723&yazarid=1

Orjinal yazi’dan gelen metin

Degistirilmis metin

Bugün laikliği ihmal etmenin bedelini yarın hiçbirimiz ödeyemeyiz. Unutmayalım ki Türkiye'nin "laik"liği resmen Anayasa'sına koyması Cumhuriyet'in ilanından ancak 14 yıl sonra (1937'de) mümkün olmuştur. Oysa Büyük Atatürk daha 1919'da kendi yetki alanı içindeki valiliklere ve komutanlıklara gönderdiği meşhur Amasya Tamimi'nde (Genelgesi) "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" diyerek ülkenin geleceğini "laik" bir zemin üzerine oturtacağını -anlayanlara- ilan etmişti.

Bugün demokrasiyi ihmal etmenin bedelini yarın hıçbirimiz ödeyemeyiz. Unutmayalım ki Türkiye'nın "çok partili demokratik"liği resmen Cumhuriyet'in ilanından ancak 7 yıl sonra (1930'de) denenmişdir. Oysa Büyük Atatürk daha 1919'da kendi yetki alanı içindeki valiliklere ve komutanlıklara gönderdiği meşhur Amasya Tamimi'nde (Genelgesi) "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" diyerek ülkenin geleceğını "demokratik" bir zemin üzerine oturtacağını -anlayanlara- ilan etmişti.

Buna rağmen savaş kazanan, devlet kuran, Cumhuriyet ilan eden Atatürk, çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda laik rejimin bir günde, bir yılda, hatta on yılda resmen ilan edilemeyeceğini dikkate alarak önce uygulamayı, sonra da adını koymayı tercih etmiştir.

Buna rağmen savaş kazanan, devlet kuran, Cumhuriyet ilan eden Atatürk, cok partili demokratik rejimin bir günde, bir yılda, hatta on yılda resmen ilan edilemeyeceğini dikkate alarak önce uygulamayı, sonra da adını koymayı tercih etmiştir.

Çünkü İslamiyet ona inananların sadece "inanç" dünyasını düzenlemekle kalmaz, "devleti de ben yöneteceğim" der. Ona "devleti yönetmenin onun işi olmadığını" kabul ettiremediğiniz sürece İslamiyet adına konuşanların "laik sistemi yıkmaya" çalışacaklarını bilmeniz gerekir.

Çünkü Sosyalizm ona inananların sadece "düşünce" dünyasını düzenlemekle kalmaz, "devleti de ben yöneteceğim" der. Ona "devleti yönetmenin onun işi olmadığını" kabul ettiremediğiniz sürece sosyalizm adına konuşanların "demokratik sistemi yıkmaya" çalışacaklarını bilmeniz gerekir.

"Avrupa'da siyasi İslam'ı türbanla sembolize eden ve şeriat devleti kurmak isteyen bir cereyan mı var ki, onunla Türkiye'deki tabloyu mukayese edesiniz?" sorusuna yanıt veren o yüzden yoktur.

"Avrupa'da sosyal demokrasiyi cuntacılık ile sembolize eden ve komünist devlet kurmak isteyen bir cereyan mı var ki, onunla Türkiye'deki tabloyu mukayese edesiniz?" sorusuna yanıt veren o yüzden yoktur.

O yüzden laikliğin, demokrasinin de, çağdaşlaşmanın da temel taşı olduğuna inananların duyarlık göstermesi gerekir. Her gün ondan söz etmek de bu yüzden zorunlu olabilir.

O yüzden çok partililiğin, demokrasinin de, çağdaşlaşmanın da temel taşı olduğuna inananların duyarlık göstermesi gerekir. Her gün ondan söz etmek de bu yüzden zorunlu olabilir.

Keşke, "Kilise orada din devleti kurma iddiasında mı?" sorusuna da yanıt aramış olsaydı.

Keşke, "Sosyalistler orada Baas’ci bir devlet kurma iddiasında mı?" sorusuna da yanıt aramış olsaydı.